Bayan Bacak Serpil Örümcer Kitabı; 70'lerde Ünlü Olmak


80'lerde çocuk, 90'larda genç kız olan bizim kuşağın pek iyi bildiği bir klişe vardır: Artist olmak isterken sokaklara düşen, fuhuşa sürüklenen kadınlar.

Serpil Örümcer, nispeten şanslı olanlardan. Şöhret oluyor ve uzun yıllar para, ün ve keyifle yaşıyor. Henüz televizyon yokken , gazinoların altın çağında Zeki Müren'in kadrosuna bile giriyor.

''Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek
Dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek''

Nakaratı ile bildiğimiz Samanyolu şarkısı ile meşhur Berkant'la evliliği onun düşüşünün başlangıcı . Sonsuza dek ünlü, sonsuza dek gözde olacağını zannederek gençliğini yaşaması belki de bu dramın nedeni.. Tanındığı, her türlü eğlencede ilk aranan kişi olduğu dönemde epeyce birikim yapmış, ev-dükkan vb almış ama işte kadının menajeri annesi! 70'lerde meşhur olup ayakta kalan tüm kadınlarda olduğu gibi.


Kızının yanında olan, onu aklınca korumaya çalışan bir annenin gücü o kurtlar sofrasında ne işe yarar? Damadı ile aynı evde yaşayan ve bu evliliği onaylamayan anne ve  Berkant'ın çok içmesi, rüya gibi başlayan bu evliliğin bir yıl gibi kısacık bir sürede bitmesine neden oluyor. Ortada bir de çocuk var elbette. Kızı ile yalnız kalan, artık turnelere, gece hayatına dayanmakta zorlanan Serpil çareyi bir polis amiri ile evlenmekte buluyor.

Evlendikten sonra eşinin memur maaşı ile sade bir hayat sürmeyi planlarken bir gün ansızın ''Ben istifa ettim'' deyiveriyor adam. Karısının birikimini Marmaris'de bir restoran-bara yatırıyorlar. Bir süre iyi gidiyor işler ama binanın kurulduğu alanın SİT olduğu anlaşılıp kapısına mühür vuruluyor. Adam kadını terk ediyor.

Sonrası yokuş aşağı. Açtığı diğer bar yanıyor. Kanser oluyor. Kendisine kafayı takan bir iş adamından kaçmak için evini satıyor ve bankalar paraya el koyuyor. Nereden baksan zincirleme hatalarla dolu yılların ardından sokaklara düşüyor sonunda. Üstelik ''Bize sahip çıkacak bir erkek lazım'' kafasıyla kızını bir psikopatla evlendiriyor. İki torunu ve kızı da başına kalıyor.

2010 yılında ekranlara çıkmış, 2000 lirayı verenle evlenirim gibi tuhaf açıklamalar yapmış. Vahe Kılıçaslan'ın sunduğu dekorasyon programı evini yenilemiş. Google'a göre Küçükçekmece belediyesi ölene kadar kira ödemeyeceği bir ev vermiş, umarım doğrudur.

Kitabı birkaç saatte okudum. İmla hataları, başı ayrı sonu ayrı paragraflar var . Gelirinin bir kısmı sanırım Serpil hanıma gidiyor.

Okuduktan sonra epeyce düşündürdü beni hikaye. Şöhret olmayı seçen bir kadının evli-mutlu-çocuklu olmaktan vazgeçmesi mi gerekiyor? Yıllarca sahne almış bir kadın ''Başımda bir koca olsun'' diyerek tüm birikimini nasıl ona teslim ediyor? Ülkenin o kadar bürokratı, polisi varken kadın tacizden kurtulmak için neden  adres değiştirmekten başka çare bulamıyor ve evinden oluyor? O kadar ünlü-varlıklı kişi (Erol Evgin'inden Sezen Aksu'suna) eski günlerin hatrına deyip tek göz gecekondu bağışlamıyor da kadın iki torunu ile sokakta yaşıyor?


Kadınların sürüden ayrılmayı göze aldıklarında bilmeleri gereken şeyler var demek ki. Mesela yaşlandıklarında bazı güvencelerden mahrum kalacakları bu nedenle mutlaka bir emeklilik planları olması gerektiği. Çok kazandıkları dönemin eninde sonunda biteceğini idrak etmiş bir menajerle çalışma zorunluluğu. İyi bir finans danışmanına sahip olmazlarsa paranın çarçur olacağı. Cinsel cazibeyi kullanmanın incelikleri. Erkeklerin 3.-4. seferleri de olsa anlayışlı-şefkatli bir eş bulmalarının mümkün olduğu ama kadınlar için bunun pek de olası olmadığı. Ayıdan kaçarken b.kuna düşmenin ise her an olası olduğu.

Bilmem Aleyna Tilki bu işe ne der? Keşke şu yazıyı okusa :)








Etiketler: