Eşekarısı Fabrikası, Ian Banks

Eşekarısı Fabrikası, Ian Banks yorumum
Eleştirmenler tarafından göklere çıkarılmış, hayranlarınca sahaflarda aranmış, yeni basımı da herkesi pek heyecanlandırmış bu kitabı ben hiç sevmedim. Pazarlama ve reklam başarısıyla mı bu kadar çok satmış acaba ?


Kahramanımız Frank, babası ile yaşayan annesi ortalarda olmayan bir çocuk. Yaşı 17-18 olmalı çünkü bira içiyor, barlarda takılıyor, silah için saçma satın alıyor . Babası dengesiz, tuhaf ,alkolik bir adam. Zavallı çocuk yemek yerken pat diye ''Sence telefon kablosunun boyu kaç santimetredir ?'' gibi sorular soruyor. Peki çocuk ne diyor:

''Gevşekken mi gerginken mi?''

O kadar alışmış ki babasının saçmalıklarına hiç yadırgamıyor, adam sürekli yalan söylüyor, çocuğun sorularına cevaplar uyduruyor, odasında deneyler yapıyor.

Frank takma bacağının içine yılan koyarak bir arkadaşını, bomba patlatarak kardeşini ve şu anda hatırlamadığım yöntemle bir çocuğu daha öldürmüş. Sapanla tavşan avlıyor ve kafataslarından totem yapıyor. Abisi Eric akıl hastanesinde, köpekleri yakmış filan.

Sonuna kadar zor geldim ve hep bir sürpriz bekledim. Final şaşırtıcı mı? Eh işte ama tüm hikaye zaten öyle iç karartıcı, tuhaf ve arkana bakmadan kaçmak isteyeceğin türden ki tek hissim '' İyi ki bitti'' oldu.

Böyle hikayeler gerçek hayatta da yok mu? Elbette var. Hakan Günday'ın Daha'sındaki çocuk mesela. Bir insan kaçakçısının oğluydu ve off, nasıl bir trajediydi yaşadıkları. Perişan olmuştum. Yine de bu Amerikan stayla kedi köpek yakan, arkadaşlarını öldüren, ev yapımı bombalar yapan çocuklar olamazmış gibi geliyor bana, belki de öyle düşünmek istiyorum.

Seveni çokmuş, yüz yılın en iyi yüz romanından biriymiş; çok üzgünüm, puanım sadece 3.

Etiketler: ,