Grinin 50 Erotik Tonu

Grinin 50 Erotik Tonu


Yazarını dolar milyoneri yapan bu ''erotik'' romanı birkaç gün önce bir arkadaşın elinde gördüm , ''Yarın sabah veririm'' diyerek ödünç aldım.750 sayfa olsa da bazı yerleri es geçerek bitirip sabah teslim ettim ; ettim ama biz o günden beri kitap üzerine konuşmayı bitiremedik arkadaşla :)

Her ne kadar erotik olarak ünlense ve çok satmasını oldukça ayrıntılı olan +18 sahnelere borçlu olsa da roman bence bir aşk romanı.Biraz da bu nedenle çok satmış olmalı.Bütün kavramların içinin boşaldığı ,uğruna yaşanacak neredeyse tek bir ''değer''in bile kalmadığı dünyada umutsuzca ''aşk''a tutunuyoruz sonuçta.Serinin ikinci ve üçüncü kitabıyla ilgili okuduklarım da aşk romanı değerlendirmemi destekler nitelikte.

Konuya gelince : Sevgili edinme konusunda sıkıntılı olan Ana isimli 21 yaşındaki kızımız hasbelkader Christian Grey ismindeki  esas oğlanla karşılaşıyor. Oğlumuz henüz 27 yaşında, biscolata erkeği ayarında yakışıklı ,Bill Gates ayarında zengin (uçağı,helikopteri, kadın iç çamaşırı konusunda eğitimli şöforü filan var ) ,ben diyim Murathan Mungan  siz diyin Ahmet Altan kadar kadın ruhundan anlıyor ancak Ana eski bir erkek arkadaşına gülümsedi diye kıyameti kopartacak kadar da sahiplenici ve kıskanç !! ''Hey gidi E.L.James sende ne fantazi varmış'' dedim okurken.

Esas oğlan kızı görür görmez  nedense kafasına takıyor ve türlü numaralarla  baştan çıkarıyor. Bu arada kızımız hem sakar hem gururlu ,azıcık  Bridget Jones havalarında ama belli ki esas oğlan biraz kusurlu kadın seviyor.

Elbette büyük bir sorunumuz var : Bu yarı Tanrı yarı insan erkeğimiz halvet öncesi kızımızın önüne bir kontrat koyuyor ; bayağı avukat eşliğinde hazırlanmış ,erkeğimizin istediği bedensel yakınlığın her türlü ayrıntısını içeren bir kontrat bu çünkü Bay Mükemmel normal bir ilişki aramıyor ; pek çok değerlendirme yazısında BDSM olarak kısaltılan bir ilişkinin tutkunu ki  efendi-köle olayının kadın ve erkeğe uyarlanması olarak özetlenebilir sanırım.Oldukça aşırı uçlarda yer alan bir örneğini Hakan Günday'ın enfes romanı AZ'da okuduğum ve köle olan taraf için son derece incitici ve can yakıcı olan bu türden bir ilişkide bile Mr.Grey 'den nefret etmiyoruz çünkü verdiği zararı müthiş bir incelik ve duyarlılıkla tamir ediyor ve kızımız Ana kendisi için çıldırıyor. Roman bu noktadan sonra  sıradışı istekleri olan erkekle ona uyum sağlamaya çalışan kadın arasındaki gelgitlerle devam ediyor. Ana hem ürküyor hem merak içinde hem de Mr.Grey'in yaşattığı hazzın tutkunu olmuş durumda. Tabi ki pandoranın kutusunu açmaması imkansız olan her kadın gibi Ana'da Christian'ın geçmişini kurcalamaktan vazgeçmiyor ve öğrendiği her yeni bilgiyle biraz daha dehşete düşüyor. Aralarında geçen onca şeye rağmen Christian'a dokunması yasak oysa Ana ona körkütük aşık oluyor.

Sonunda Ana bir risk alıyor ve Christian'ın ruhuna ve bedenine dokunmak ümidiyle asla yapmayacağı birşey yapıyor.Gerisi de kitaptan okunmalı artık :)

''Kitap ''çok satan'' ünvanını edebi dili veya kurgusuyla hak ediyor mu?'' derseniz bence hayır.Yazarın başarısı okuyucu kitlesinin çoğunluğunu oluşturan biz kadınların, en derin, belki de en ilkel noktasına parmak basıyor olması. Dijital çağda da olsak, kitaplar deviriyor, üniversiteler bitiriyor da olsak ,o ''saran , kollayan, kanatlarının altına alan, güçlü , mükemmel erkek'' imgesi bir şekilde kuşaktan kuşağa aktarılıyor hala. Bu imgeyi destekleyen koca bir edebiyat, müzik hatta siyaset külliyatı var yüzyıllardır. Kadının ''güçsüz'' olması herkesin işine geliyor belki de..

Erkek okuyucu da okumalı , neden mi? Azıcık yaratıcıkları  gelişir belki ,eh ne yapalım umut fakirin ekmeği:)

Etiketler: , ,