Sevgi İle Hayır Diyebilmek, Jesper Juul

''Bu kitap ebeveynlik rolünü ilk defa içten gelen bir motivasyon ile gerçekleştirmeye çalışan bir ebeveyn nesline duyulan derin saygıdan dolayı oluşmuştur'' s.16


''Fakat öz değerimiz üyesi olduğumuz toplum tarafından bastırılıyor veya reddediliyorsa ya da örf, adet, gelenek ve göreneklerin karşısında dirençsiz kalıyorsa elbette bizleri aciz duruma düşürecek duygularımızla yüzleşecek güce sahip olamayız . Saygıdan susan, toplumun değerleri karşısında boynunu kıldan da incelten, aile terbiyesi örf ve adet adı altında bir çok şeyi sineye çeken biri kişisel dil kullanan bir diğeri ile bir araya geldiğinde genelde saldırgan, alıngan veya imalı bir dil kullanır çünkü ötekinin ''Ben şunu istiyorum'' demesi diğeri tarafından bencillik, 'Hayır' demesi itaatsizlik, kişisel sınırlarını koruması ise saygısızlık olarak algılanacaktır s.21(Yılmaz Atmaca, editör)

''Son 15 yıldır çocukların yetiştirilmeleri ile ilgili tartışmalar sınır ve kural koyma konusunda
o kadar fazla ağırlık kazandı ki ebeveyn-çocuk ilişkisinin sadece bu eksen etrafında
dönmekten ibaret olduğu izlenimi yaratıldı'' s.14


''Çocukların fiziksel ve duygusal alanları iyiden iyiye azalırken yetişkinlerin çocuklara sınır
koyma ihtiyacının da aynı oranda artış olması oldukça dikkat çekici ve üzerinde tartışılması
gereken önemli bir gelişme.Toplumun çoğunluğu çocukların günümüzde yetişkinlere karşı
çok rahat olduklarını düşünüyorlar ve onları geleceğin potansiyel tüketicileri olarak
görüyorlar ancak böyle düşünenler çocukların kendilerini var edebilme yetilerinin ve anne-babalarının müdahalesi olmadan birlikte yaşamak ve oyun oynamak için fırsatlarının yok olmaya yüz tuttuğunu fark edemiyorlar. Bundan bir önceki neslin çocukları ebeveynlerinin bu kadar müdahil olmadıkları bir ortama sahip oldukları için bizim bugün sosyal yetkinlik adını verdiğimiz ve ne ebeveynlerin ne yuvaların ne de okulların isteseler de öğretemeyecekleri sosyal becerilerini kendileri geliştirebiliyorlardı.'' s.15

''Çevremizdeki insanlar tarafından sevilmek istiyoruz fakat istediğimiz halde hayır
diyemediğimiz için ne kendimizi sevebiliyoruz ne de başkalarını.'' s.28




''Geri bildirimler ne kadar eleştirel, sitemkar, savunma amaçlı ve uyarıcı nitelikte olursa
çocukların kabul edebilecekleri cevabı anlamaları onlar için o kadar zorlayıcı olur.
''Vaktinde uyumazsan sabah dinlenmiş şekilde kalkamaz ve yuvaya yorgun gidersin''
yerine ''Hayır, bu gece geç yatmanı istemiyorum çünkü uzun ve yorucu bir gün geçirdim
ve dinlenmek istiyorum'' demek çocuğun daha kolay kabul edeceği bir cevaptır'' s.39


''O nedenle çoğu kişi kendi duygu ve düşüncelerini anlatmak yerine karşısındaki kişi
hakkında konuşmaya başlar. Kendimiz hakkında konuştuğumuzda karşı tarafı ne suçlayabilir
ne de incitebiliriz ancak diğer kişi hakkında konuşurken neredeyse her seferinde farkında
olmasak da bunu yaparız.Bunun nedeni de birbirimize ilgi göstermek yerine karşımızdakini
devamlı olarak kategorize etmeye çalışmamızdan kaynaklanır ve kimse kategorize
edilmekten hoşlanmaz ''s.47


''Yetişkinler ve çocuklar arasında sık sık ortaya çıkan sorunun kaynağı yetişkinlerin kendi
sınırlarını, ihtiyaçlarını ve isteklerini anlaşılır kişisel bir dil ile ifade etmeyi becerememesi
ya da söylemeyi unutmasıdır.''48


''Kendimizi kişisel olarak ifade etmediğimiz zaman iki dilli konuşmaya başlamış oluyoruz.
Ağzımızdan çıkan sözcükler başka bir şey, sözlerin müziği ise bambaşka bir şey söylüyor
oluyor, çocuklarımızın kafası karışıyor ve hangi mesajı ciddiye almaları gerektiğini
bilemiyorlar. Aslında dile dökmeyi beceremediğiniz ya da almamaları gereken bir
mesajı dikkate alıyorlar.''


''Eğer bir tarafını konumu veya isteği eleştirilmeye başlanır veya küçümsenirse o zaman bu
diyalog olmaktan çıkar. Böyle bir durumda ne kadar becerikli olmaya çalışırsanız çalışın
ortaya yapıcı bir şey çıkamaz; kazanmak kolaydır, kaybetmek de acı vericidir tek
öngörülebilir gerçekse yalnızlıktır'' s.79


''Yetişkin olarak bazen şeytana uyup ebeveynin tek bir kelimesinin dahi kanun sayıldığı ve
çocukların tartışma isteğinin arsızlık ve şımarıklık olarak görüldüğü eski güzel günlerin geri
gelmesini isteyebilirsiniz. Maalesef küçük çocuklara hala böyle davranılmasının mümkün
olduğu gerçeğini yadsımayacağım ancak bunun uzun vadede bedeli çok ağır'' s.80


''Aile dediğiniz müessese ne kadar sevgi dolu ve şefkatli bir topluluk olsa da aslında her bir
ferdinin kendi bireysel bütünlüğünü savunmak zorunda kaldığı karmaşık bir iktidar sistemidir;
bu önemli sistem için gerekli olan anahtar kelime ise hayırdır'' s.82


‘’Ebeveynlerin aslen ne söylemek istiyorlarsa onu söylemeleri ve söyledikleri şeylerin de gerçekten demek istedikleri şey olduğu bilgisi çocuklarımıza verebileceğimiz en uzun ömürlü ve en güzel hediyedir . s.99
Kitabı beğendim. Puanım 10 üzerinden 8. Yazının başında alıntıladığım paragraftaki editörün cümlelerine katılıyorum; bizim kültürümüz,  istiyorum/ istemiyorum demeye, kendi arzunu ortaya koymaya çoğu zaman ‘itaatsizlik/bencillik ‘’ olarak bakıyor ve ne yazık ki çoğu yetişkin ne istediğini bilmiyor. Galiba önce ‘’Ben ne istiyorum’’ sorusunun cevabını bulmamız gerekiyor. Ondan sonra  istemediğimiz şeylere; bu istek kimden geliyor olursa olsun hayır diyebilmeyi -belki- başarabiliriz. Yolumuz uzun ama kesinlikle uğraşmaya, zaman ve çaba harcamaya değer..

Not 1 : Sadece italik ifadeler bana aittir. 

Not 2: Bence bu kitapla birlikte ya da bu kitaptan sonra okunsa çok iyi olabilecek iki kitap daha var. Biri Şiddetsiz İletişim, diğeri Çocuğunuza Sınır Koyma.


Etiketler: , ,