Parasız Yatılı, Acı Çikolata, Çevengur


Meğer Fürüzan'ı bir ben bilmezmişim ve bu kitap pek çok kişinin gözdesiymiş. Roman değil hikaye. Kitaptaki sonuncu öykünün adı Haraç. Nasıl denir ,içime taş gibi oturdu. Yedi-sekiz yaşlarında iken Erzincan'ın bir köyünden  İstanbul'da bir konağa ''Besleme'' olarak bırakılan Servet'in hikayesi. Ne desem bilmiyorum, mükemmeldi, fevkaladenin de fevkınde idi. Etkisi yıllarca sürecek içimde. Nasıl bırakıp gittiler seni Servet, gözleri kör olsun. O kocan olacak adam da mezarında ters dönsün.

Bir de Edirne'nin Köprüleri. Bu kadar mı iyi anlatılır göçmenlik, insansızlık, çalışkanlık, çaresizlik. Bulgar göçmeni bir ailenin bayramda iki hemşerileri geldi diye yaşadıkları sevinç..Çok deliciydi, yıkıcıydı, nefisti.

Puanım 8.

İG aleminde çok sevilen kitap elbette bir Güney Amerika'lının uçuk , çılgın, fantastik tarzına sahip. Her bölümün başındaki yemek tarifleri (Gül yatağında bıldırcın, kral tacı gibi isimleri var) , tüm romanda hakim olan mutfak tutkusu ve şaşırtıcı sonu ile bir solukta okudum. Bir daha okur muyum? Evet, kesinlikle.

Puanım 7.



Bir blogda rastladım. Adı, kapağı, Sovyetlerin yasaklı yazarı tanımlaması cezbetti. Eskişehir'den dönüş yolunda başladım. Bir savaş zamanında Rusya kırsalındaki açlık, sefalet, habire doğuran yoksul köylüler derken yok olmadı, okuyamadım. Bekliyor bakalım.

Puanım galiba 5.

Etiketler: