Kayıp Hayaller Kitabı, Hasan Ali Toptaş

Kayıp Hayaller Kitabı, Hasan Ali Toptaş

Çok övülen, çok beğenilen Hasan Ali Toptaş'la tanışma kitabım. Korkarım ki yanlış seçim. Oldukça yavaş, heyecan uyandırmayan bir okuma oldu maalesef.

''Hasan Ali Toptaş kimdir?'' diye sorarsanız; dibine kadar hüzünlü, kesinlikle içimizden biri, ''Kaybeden olarak doğanların yazarı'' derim tek bir kitabından yola çıkarak bile.

Öykü ıssız, uzak, kendi içine kapanmış bir kasabada geçiyor. Aynı kıza aşık iki adam yaşlanmış, aşık oldukları kızı bir başkası kaçırmış, kız yıllar sonra bir deli olarak kasabaya dönmüş. Aşıklardan biri ölmüş. Geride bir oğul ve erkek torun bırakmış.Hayatta kalan aşığın torunu ile ölenin torunu arkadaş.

Kişiler bunlar. Zaman kavramı da adeta bir karakter gibi hikayede. Tüm kahramanlar zamanın geçişini uzun uzun tasvir ediyor, zaman bir türlü geçmiyor, okurken dahi insan o taşra yaşantısının darlığını, boğuculuğunu, iç sıkıntısını kalbinde hissediyor. Öyküyü, yaşayan dedenin ve ölenin torununun ağzından dinliyoruz. Kesinlikle içimizden biri Hasan Ali Toptaş çünkü biliyor; Orta Doğuda her birey hayallerini kaybetmek için doğar ama kadın ve çocuklar her gün yeniden, ilk kez oluyormuş gibi ve fiziksel acı eşliğinde kaybeder hayallerini. Erkekler ölesiye sigara içer, uzaklara bakar, çalışmaz, evde yatar. Kadınlar ne yapar peki ? Yoktan var eder, çocuk doğurur istese de istemese de, o çocukları çer çöple besler, ağlar da ağlar (Annem duvara dayanmış bir çoban çeşmesiydi diyor kitaptaki çocuk), dayak yer gece gündüz, tecavüz zaten sıradan -kocası ne de olsa, üşür, alacaklılara yalan söyler..

Oldukça şiirsel, aynı kelimeleri ters yüz ederek kullandığı, yürekten çıktığı çok belli olan, samimi bir dili var. Peki ben neden bu kitabı sevemedim; tam benim hayran olduğum yazar tipi aslında.

Alıntılar:

''..var hükmünde bir yoktur benim ulaşamayıp da yıllardır hasretini çektiğim, yok hükmünde bir vardır.''



'Bunca şeyin ortasında biz vuruşuyoruz ya tek silahımız bakış. Ben rahmetliye, olanlar hep senin pısırıklığından oldu diye bakıyorum sertçe. O da hayır, hayır diye tepiniyor çakır gözleriyle, senin pısırıklığından! Ben adamakıllı öfkeleniyorum onun bu sözlerine tabii ,öfkeleniyorum çünkü her şeyi demeye hakkı var da buna yok onun, asla yok biliyorsun.''



''Sonra azgın birer kurtçuğa dönüşerek kafamın içinde yampiri yampiri gezinen korkularımın ortasında ben artık kocaman gözlerle bekler oldum, evin o ucundan bu ucuna sıkıntıyla dolaşır, zaman zaman avluya çıkıp uçan kuş sürülerine bakar, hiç kuşkusuz bakışlarımı onların kanatlarına yükleyip hayalimde uzak diyarlara kaçar, hatta oralarda yıllarca küçük bir kuş suretinde gezinir, belki dertlerimi unutup kuş suretinde birazcık şenlenir, kuş suretinde susar, kuş suretinde bir güzel kendimi dinler, derken Hasan adı verilmiş bir çaresizlik kılığında tekrar kasabaya dönüp gönülsüzce avluya konar ve konunca da bir köşeye çekilip olanca yalnızlığımla olup bitecekleri düşünür oldum.''

Kesinlikle okunmayı hak eden yazarın bu kitabı için 10 üzerinden 6 versem de gönlümde yer etti Hasan Ali Ağabey, mutlaka başka kitaplarını da okuyacağım.


Etiketler: ,