Düğümlere Üfleyen Kadınlar; Ece Temelkuran

kaynak 

Ece Temelkuran'la ilk tanışmam. Çok etkileyici buldum kitabı. Yazar, Ortadoğu gerçeğini dibine kadar yaşayan bir kadın olarak beni kalbimden yakaladı. Okuduktan sonra takipçisi oldum.

Kitap dört kadının etrafında dönüyor (Filmi de çekiliyormuş). Madam Lilla isminde yaşlı bir kadın var ki efsane. Alı al, moru mor, ipekliler içindeki bu yaşlı kadın tam bir ''femme fatale''.  Hayatını aşk etrafında dolaşarak hatta aşkın her türlüsünü yaşayarak geçiren Madam Lila , hepsi ayrı ayrı depresyonda ve kafası karışık olan üç genç kadını bir akşam nefis bir davetiye ile yemeğe davet ediyor. Yolları tamamen rastlantı eseri Beyrut'da kesişmiş üç kadın, daha çok merak ettikleri için o yemeğe gidiyorlar ve olaylar öyle gelişiyor ki kendilerini çölde, Madam Lilla'nın intikamını almak üzere yola koyulmuş buluyorlar.

Çok akıcı, olaylı, heyecanlı bir kurgu yok ,zaten bu bir macera kitabı değil. Bu kadınlara dair bir kitap. Cinsimizin olağanüstü zengin iç dünyasına dair.

Çok sevdiğim bazı alıntıları paylaşmak isterim:

Düğümlere Üfleyen Kadınlar

''Amira, kolejin çay partisine bayramlık fistanlarını giyip gitmiş bir besleme oldu birkaç saniyeliğine. Buharlı ortamlarda bile, yüzünü görmesen bile, sırtındaki kaslardan bile, oluşları, olamayışları, düşüp kendini kaldırışları bir bir okunabilen bir kadın Amira.''

''Dışarıdan görünenin aksiydi her şey. Sığınan , sığındığını var ediyordu. Korunmaya ihtiyacı car gibi görünen, aslında koruyandan daha kudretliydi.''

''Hanımlar..Bazen hayatınıza geri kabul edilmek için yapabileceğiniz hiçbir şey kalmaz. Denedikçe düşkünleşirsiniz.''

''Madam Lilla , başında eflatun şifon örtüsü, takmış takıştırmış, arabayı kullanan Eyüp Bey'in yanında. Eski kadınlar bizim gibi eşofmanlı değil, yolculuğa ve yolun ihtimallerine saygı duyuyor.''

''Hikayemi anlatmak istedim. Erkekler hiç hoşlanmaz bundan. Hikayeyi anlatmak isterler, asla dinlemek değil.''

''Kendi kendini yapmış, hem de nelere nelere rağmen kendini çer çöpten bir saray olarak inşa etmiş bir kadının bahçesini, bir çöl erguvanını tarumar etmenin bir bedeli olmalı.Bir kez de hanımlar, bedeli onlar ödemeli. Sizce de öyle değil mi? Söyleyin , sizin içinizden birini öldürmek hiç geçmedi mi? Yoksa siz birini hiç o kadar sevmediniz mi? Yoksa siz kendinizi benim gibi tek tek taşlarla kurmadınız mı? Söylesenize sizce de bizi yıkan, kim bilir kaç kadının daha sebebi olan bu adamlar ölmeyi hak etmiyor mu?Bu çöllerde, bu erguvanlar kolay büyümüyor hanımlar. Söyleyin sizce de ancak zalimin kanıyla soğumayacak mı içimiz? Ne olur söyleyin, kafasına tabancayı dayayıp 'Neden?' diye sormak istemediniz mi hiç? ''

''Madam Lilla haklıydı. Kesinkes yalan ,insanın kendi kendini sevmesi meselesi, kim uydurduysa. İnsan ancak sevilince öğreniyor kendini sevmeyi. ''

''Kendinizden olana ihanet en büyü suçtur. Bedeli ödenmez. Kızınıza, kız kardeşinize ihanet ederseniz ruhunuz asla iflah olmaz.''

''Bilakis, ömür çok uzun. Hiç de öyle göz açıp kapayıncaya kadar değil fakat tek bir şartı var. Kaderini, gönlünü ferah tutarak seveceksin.Ancak sahiplenilmemiş hayatlar kısadır. Yaşamayı istediğin bir ömürde hep yeterince vakit vardır. ''

''Tanrı bizi sevmese bile cesur bir anne bize yetebilirdi.''


Düğümlere Üfleyen Kadınlar
Benim okuduğum kitap. Bence bu kapak daha güzel.

Çok beğendiğim Düğümlere Üfleyen Kadınlar'ı hararetle tavsiye ediyorum efendim. İyi okumalar.

Etiketler: , , ,