Çocuk Kitaplarını Neden Seviyorum



''Okumadan yaşayamayangiller''denim ben. İlla ki okumam lazım, yeni bir şey olmasına da gerek yok, eskileri tekrar tekrar okuyorum en kötü ihtimalle. Böyle deyince insanlar çok şaşırıyor, başını sonunu bildiğim kitabı niye defalarca okuyormuşum?

Efendim ''okumak'' aynı ''yemek'' gibidir. Herkes her şeyi yiyemediği gibi her şeyi okuyamaz. Bazı kitaplar tıpkı anne yemekleri gibi size yuva duygusu yaşatır, soba üstünde kızarmış somun ekmeğe sürülmüş tereyağ gibi, kuzine fırınında pişen patatesler gibi içinizi ısıtır. Hayat boyu o duyguyu özlersiniz. (Sobalı evde büyüdüğümü söylemeye gerek yok sanırım) . Abartmıyorum inanın. Öyle her bulduğunu okumak, her yazara hayran olmak diye bir durum yok. Egelilerin bayıla bayıla yediği otlar veya Güneylilerin her yemeğe tonla pul biber koyması nasıl benim damak tadıma uymuyorsa bin kere okuduğum ''İsyan Günlerinde Aşk'' da sizi mutlu etmeyebilir. Herkesin hayranlıkla bahsettiği Murakami'yi elli sayfa bile okuyamadım mesela ben. Demem o ki kitap okumayı sevmek istiyorsanız seveceğiniz türü bulmanız gerekir, bütün mesele bu. Elinize aldığınız her kitabı seveceksiniz, bitirmeye gayret edeceksiniz diye bir şey yok. Hele ki günümüzde yüz binlerce kitap bir tık uzağımızdayken. Sevmediyseniz bağışlayın gitsin!

kitapyurdu


Bir de nasıl ki annen her yemeği harika yapamıyorsa bir yazarın her kitabı da iyi olmayabilir. Ahmet Altan'ın  ve Elif Şafak'ın son kitaplarını okumadım; okuyamadım. Canım istemedi ki ''Elif Şafak alış veriş listesi yazsa okurum'' diyordum. Yıllar geçtikçe okuma zevki de değişir pek çok şey gibi..

Bugünlerde bambaşka, tatlı bir uğraşım var: sanal dünyadan tanışan bir kaç kişi (kırk kadar) okuma kulubü kurduk. Çok büyürse kargaşa olur diye fazla yayılmamayı uygun gördük. Biz çocuk kitapları okuyoruz yalnız ! Bildiğiniz okul öncesi ve ilk okul çağı kitapları.

Diğer üyelerde motivasyon tam olarak nedir bilemiyorum ama ben çok mutlu oluyorum çocuk kitabı okurken. Bir kere çizimler harika. Memo ve Ay gibi kitaplarda bir sayfaya dakikalarca bakabiliyorum. Cümleler çok net, esprili, duygulu, düşündürücü. Bir Dolap Kitap (hala duymayan varsa küserim) ve sanal kitabevleri sayesinde farklı milletlerden ve tarzlardan bir sürü yazara ulaşma şansımın olmasına bayılıyorum. Neredeyse her gün alış veriş listeme en az bir çocuk kitabı ekliyorum. Örneğin bugün Nokta ve Hiç Hata Yapmayan Kız eklendi :)

3-6 yaş çocuk kitapları

Bir de şöyle bir takıntım var; biri ''Bu kitaba bayıldım, harika '' derse onu mutlaka alasım geliyor. Hani alış veriş delisi kadınlar vardır,  arkadaşının ayağında bir ayakkabı görür, kafayı takar, ne yapıp edip onu alır ya biraz öyle. Limon Ağacının Şarkısı, Kıyıya Vuran Kız, Kızıl Ağaç, Sam ile Julia bu sayede listeme girdi. Kızıl Ağaç pek benim tarzım değil gibi geldi elime alınca ama baktıkça çok sevdim. Derin alt metni olan sanat eseri gibi bir kitap.

Yetişkin kitabı okurken bir sürü şey geçer insanın aklından. Bir yığın düşünce, duygu, soru, mesajla doludur kafamız ama çocuk kitapları öyle değildir. Yumuşak bir battaniye gibi sarar insanı, içini ısıtır, kafiyeli cümleler ve masalsı çizgiler içinde kaybolup gidersin eski, tanıdık topraklara. Çocuğunun masum soruları, yorumları, birlikte geçirdiğin zaman da yanına kar kalır.

değirmenci ile baykuş
Bir dost demek, yaşamda bir ışıktı; Değirmenci ile Baykuş.

Ayrıca şöyle bir güzelliği de var çocuk kitaplarının, benim gibi kurallar ve sınırlar konusunda sıkıntılı olan bir annenin çocuğuna ne söyleyebileceği konusunda güzel fikirler veriyor pek çoğu; örneğin Kurallara Uymazsam Ne Olur? bir dönem çok okuduğumuz bir kitaptı ve bana çok yardım etti ''kural'' kavramını anlatmada. Ya da Teo'nun Tırnak Yeme Kitabı sayesinde Emre'yle daha rahat konuştuk tırnak yeme konusunu.

Özetle; çocuk kitabı deyip geçmeyin, onlar daha çok bizim için yazılmış. Hem de resmi bol, yazısı az; daha ne olsun :)

Etiketler: ,